şiir ocağı, tweet kokteylleri, dinlerken anlamadığımız bazı şarkı sözleri
şunlara ait: Didem Madak, Anne Carson, Clarice Lispector, @zuppe0000000, Yi Sang, Mevlana, Lale Müldür, Behçet Necatigil, Sampson Starkweather, Nazım Hikmet, Özdemir Asaf, Mary Szybist, Wislawa Szymborska, @z9mvn, @valerie9ananas, @leylakseviyorum,@jerktonivm, Jillian Weise, Küçük İskender ve bi de ben
şunlara ait: Didem Madak, Anne Carson, Clarice Lispector, @zuppe0000000, Yi Sang, Mevlana, Lale Müldür, Behçet Necatigil, Sampson Starkweather, Nazım Hikmet, Özdemir Asaf, Mary Szybist, Wislawa Szymborska, @z9mvn, @valerie9ananas, @leylakseviyorum,@jerktonivm, Jillian Weise, Küçük İskender ve bi de ben
PU PU PU PU PU PU PU PU PU PU
Öldüğünü kimseye söylemedim
Oysa inanmıştık aşkın bedelsiz kamulaştırdığı hayatımıza
Evimizin ortasından geçen baharat yoluna,
Tarçın koklar, salep olurduk
Küpelerimizi sallasak dönmedolaba binmiş gibi olurdu insanın başı
Senin ruhun hep seslenirdi içerden
Siyah buluttan şapkana şimşekten broşunu takmayı unutma.
"İyi bir şeyler olsun artık hayatımızda" dedi geçenlerde Burcu
Kahvaltılarımıza esmer ay çörekleri doğmayacak mı artık?
Kaç zamandır yapay uydulardan umutsuz şarkılar yayıyorum
Öldüğünden beri yüzüme bir kere bile
Sarı yaldızlı çerçevesi Leyla aynasıyla bakmadım.
Pulbiber Mahallesi. Didem Madak
Eşyalar için en çok şairler ağlardı.
Anısı olan bir yüzüğü
Ancak şiir takabilirdi tombul dize parmaklarına
Dişleyebilirdi şiir bir el bombasını keyifle elma
Armut dersem zaten
Hiç.
Pulbiber Mahallesi. Didem Madak
değmesin ellerimiz
My mother forbad us to walk backwards.
That is how the dead walk, she would say. Where did she get this idea? Perhaps from a bad translation. The dead, after all, do not walk backwards but they do walk behind us. They have no lungs and cannot call out but would love for us to turn around. They are victims of love, many of them.
carson
Kindar develer gibi baktım ona formaldehit kokarak
Gözlerimdeki ateşli silah yarasıyla kırmızı baktım
Hatıralarımın patronuna son kez baktım
Kesici delici alet yarasıyla kırmızı
Elinde sıktığı taş kadar katı baktımPulbiber Mahallesi. Didem Madak
Üstümü ara
Cebimdeki şiiri usulca kaydırayım senden tarafa
Ellerimi de kaldırdım bak Hazırım tutkumu tutukla.
Şiirsizim
Pulbiber Mahallesi. Didem Madak
Yapabilirim bunu biliyorsun
Hepimiz için tehlikeyi güzelleştirebilirim.
Üzerimde YANGIN yazıyor kocaman
Oysa içim serin, yüreğim hantal
Yüreğim orda, kıpırdamıyor
Pulbiber Mahallesi. Didem Madak
Zaman Kalbiye, zaman şimdi
Kalbimde habire uzayan bir minare
Zaman zaman çok yalnızım Kalbiye
Bugün ağlayarak kurabiye yerken,
Çay fincanında kendimi seyrederken
Çay beni içti, ben de çayı Kalbiye
Grapon Kağıtları. Didem Madak
Hepimiz için tehlikeyi güzelleştirebilirim.
Üzerimde YANGIN yazıyor kocaman
Oysa içim serin, yüreğim hantal
Yüreğim orda, kıpırdamıyor
Pulbiber Mahallesi. Didem Madak
buluşmasın bu gözler
Zaman Kalbiye, zaman şimdi
Kalbimde habire uzayan bir minare
Zaman zaman çok yalnızım Kalbiye
Bugün ağlayarak kurabiye yerken,
Çay fincanında kendimi seyrederken
Çay beni içti, ben de çayı Kalbiye
Grapon Kağıtları. Didem Madak
Before the battle sets the market street on fire
I am of course ignorant about Newtonian physics
yi sang
Büyülendim Sibel Can çalınan taksilerden
Büyülendiğin şeyler,
Büyülenmediğin şeyleri döverdi bilem.
Grapon Kağıtları. Didem Madak
Someday we'll look back with pleasure even on this.
In fact I can feel it encroaching on me already, the
future pleasure - which is disconcerting.
Things with us are actually very bad.
EVE SEDGWİCK
Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı
Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım...
Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.
Aşk diyorsunuz ya
Ben istemenin Allahını bilirim bayım!
Ah’lar Ağacı Didem Madak
Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım...
Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.
Aşk diyorsunuz ya
Ben istemenin Allahını bilirim bayım!
Ah’lar Ağacı Didem Madak
Seni sevince pazara çıktım sevinçten
Enginar aldım "süper enginarlar" diye bağıran adamdan
Oturup ağladım sonra, şaşırdın.
Bu "süper" oluşta canımı acıtan bir şeyler vardı.
Canımın acısıydın.
Grapon Kağıtları. Didem Madak
Seni sevince pazara çıktım sevinçten
Seni sevince pazara çıktım sevinçten
Seni sevince pazara çıktım sevinçten
Enginar aldım "süper enginarlar" diye bağıran adamdan
Oturup ağladım sonra, şaşırdın.
Bu "süper" oluşta canımı acıtan bir şeyler vardı.
Bu "süper" oluşta canımı acıtan bir şeyler vardı.
Bu "süper" oluşta canımı acıtan bir şeyler vardı.
Bu "süper" oluşta canımı acıtan bir şeyler vardı.
Canımın acısıydın.
Grapon Kağıtları. Didem Madak
Like an abacus bead punished for leaping out of its line, I barely hang on to my bridge and look down on a tranquil world below.
Kırmızı günleriyim ben takvimlerin
Okullar tatil oluyor ben söz konusu olduğumda
Kırmızı günleriyim ben takvimlerin
Okullar tatil oluyor ben söz konusu olduğumda
Kırmızı günleriyim ben takvimlerin
Okullar tatil oluyor ben söz konusu olduğumda
Kırmızı günleriyim ben takvimlerin
Okullar tatil oluyor ben söz konusu olduğumda
Kırmızı günleriyim ben takvimlerin
Okullar tatil oluyor ben söz konusu olduğumda
All the loving I've been giving goes unnoticed
It's just floating in the air
lookie there
Are you aware you're my lifeline
are you tryna kill me
It's just floating in the air
lookie there
Are you aware you're my lifeline
are you tryna kill me
Bu şiirden bir bölümü attım
Kilometrelerce uzağa
Tavşanlı pijamalarımla balkona çıkıp el salladım ardından
Benzin istasyonunda sigara içiyordu bir dize
Havaya uçuracaktı şiirimi az daha,
Attım.
Ah’lar Ağacı Didem Madak
değmesin ellerimiz
peynirler güzel
I have to tell you,
there are times when
the sun strikes me
like a gong,
and I remember everything,
even your ears.
there are times when
the sun strikes me
like a gong,
and I remember everything,
even your ears.
Sana gitme demeyeceğim Üşüyorsun ceketimi al
Günün en güzel saatleri bunlar
Yanımda kal
öldürmeye mi çalışıyorsun sen beni?
and may i have the great courage to use an unprotected heart and keep talking to the nothing and the no one?
i, who called love my hope for love
I do not want beauty I want identity
I cannot put into words what the system was, but I lived inside a system. It was as if I had organized myself inside the fact of having a stomachache because, if I no longer had it, I would also lose the marvelous hope of freeing myself one day from the stomachache: my old life was necessary to me because it was exactly its badness that made me delight in imagining a hope that, without that life I led, I would not have known.
tozu dumana katmak pişman olmadan
passion according to g.h. clarice lispector
Tüm insanlık bana karşı günah işlerken, tek suçlu görülecek ben miyim?
frankenstein
frankenstein
gücüm gücüme gitmişti
ne yaptım biliyor musun?
daha çok şarkı söyledim
daha çok şarkı söyledim
Pippi often waved up at her and called, "Don't you worry about me. I'll always come out on top.
On an open field a flowering tree stands with no other like it nearby the flowering tree blossoms with a burning heart as if thinking of another flowering tree burns its heart. The flowering tree cannot reach the tree flowering in its thoughts I wildly fled for the sake of one flowering tree I truly did such weird mimicry.
Who are you? You are outside banging on my door shouting “Open the door!” Even if I say you are not the heart looking for me—even if I say I don’t know you—I still cannot let you stay outside. I try to open my door, and it is not just locked from the inside, but also from the outside. You don*t know that so whafs the use of opening it only from the inside? Who are you? Why were you born in front of a closed door?
yi sang
sigaraya yeniden başladım
alışveriş yaptım gereksiz
dedim ya korku tunelinde tanridan korktum
insan ne ki?
hayal.
insan isigi perdenin arkasinda sevdi
dedim ya
zuppe
insan ne ki?
hayal.
insan isigi perdenin arkasinda sevdi
dedim ya
zuppe
bu dünyada çok sevgi var
ben de isterim
küçük, tedirgin bir bayagi kurbaga gibi. Ic organlar da düsünceleri kadar
kendisine dahil. Siradan bir makasla karnı kesilen siradan bir kurbaga, evimizin
köselerindeki siradan plastik terlikler gibi, kafamizin icindeki siradan bir odada
yasarlar ve ölürler.
elmali soda
kapisiz oda
halilar ve yalnizhk
tozlu halılar
cicek ol dediler
yara yapti rüzgar
günes varsa sebep var
Seyyan Hanim - Tangolar
sana derinin altinda ne oldugunu söyliyim
anilar
anilar
anilar,
kahve istemem
öfkem
ayakta tutar
aklımın magarasina ipsiz dal
kafamda tanismadigim biri var
baska kus görmek istemiyorum
yok olsun tüm kuslar
let go of a prayer for you
ddünya dur bii
dünya dönme
the table is prepared for you
Acıklı sözler kraliçesiyim ben
Yağmur bir daktilo kız kadar hızlı
Hızlı daha hızlı
Fazla vaktim kalmadı
Artık ifadem alınmalı.
I let go of my claim on you
I have come all this way eager for you
without shoes or shawl
I want you to laugh to kill all your worries
to love you
without shoes or shawl
I want you to laugh to kill all your worries
to love you
kahvem buz gibi
beni anla
seni utandıran o deli aşklara özenesim çok var
Freedom isn't enough. What I desire doesn't have a name yet.C.L.
Pollyanna,
Sana göre insan
Profiterol yer gibi yaşamalı
Bir çamur deryasının içinde
D.M.
Sana göre insan
Profiterol yer gibi yaşamalı
Bir çamur deryasının içinde
D.M.
Ruj lekeleri bıraktın bardaklarda
Anlatmak isterdin kendini durmadan
Bir bardağa bile olsa.
Anlatmak isterdin kendini durmadan
Bana yıllarca, bunca sözü boşa söylettin.
Bana yıllarca, bunca sözü boşa söylettin.
Kör kuyumun en ucunda parlıyor turuncular
Zamanı sarışın bir kedi olarak yarat baştan allahım
Bırak okşayayım.
Öyle dursun avucumda halim yok tırmanmaya
ilk aşkın yeniden başladığı gün
sen ilk kara benziyordun
ben hızla kayan turuncu bir motora
sen ilk kara benziyordun
ben hızla kayan turuncu bir motora
Kalbim, anlatılmaktan usanmış,
Yıldızı sönmüş bir komedyendir artık,
D.M.
hangisi daha iyi bilmiyorum ama
seninle helikopterde mercan dede
dinlemek isterdim şimdi
yoğurt ve şeker gibi
ilk aşkın yeniden başladığı gün
sen topkapı'ya benziyordun
ben ayasofya'ya
çok yakından geçtik ikisinden de
ilk aşkın çok yakınından geçer gibi…
lale müldür
seninle helikopterde mercan dede
dinlemek isterdim şimdi
yoğurt ve şeker gibi
ilk aşkın yeniden başladığı gün
sen topkapı'ya benziyordun
ben ayasofya'ya
çok yakından geçtik ikisinden de
ilk aşkın çok yakınından geçer gibi…
lale müldür
Kalbim, anlatılmaktan usanmış,
Yıldızı sönmüş bir komedyendir artık,
bir uzun şiir daha yazdırmaya çalışırsam kendime camları açıp imdat diye bağırıcam
müge anlı’yı arıyıcam
müge anlı’yı arıyıcam
diyecek hala ne çok şey var
iğrenç
bombalarımı yetişemeyeceğim bir rafa saklayın
iyi değilim
biri papatya çayı yapsın
Şiir içten gelen bir şeydir bir kere.
Sonradan şiir yapılmaz.
İçinden pat diye önüne geliyor yani öyle bir şey.
Çat diye gelmesi lazım.
Bunu anlamayanlar boşu boşuna harcıyorlar vakitlerini.
Şiirin apayrı yeri vardır bir defa.
Hemen anlarsın, 'Bu şiir' dersin.
Sonradan şiir yapılmaz.
İçinden pat diye önüne geliyor yani öyle bir şey.
Çat diye gelmesi lazım.
Bunu anlamayanlar boşu boşuna harcıyorlar vakitlerini.
Şiirin apayrı yeri vardır bir defa.
Hemen anlarsın, 'Bu şiir' dersin.
You can write on a wall with a fish heart, it’s because of the phosphorous. They eat it. There are shacks like that down along the river. I am writing this to be as wrong as possible to you. Replace the door when you leave, it says. Now you tell me how wrong that is, how long it glows. Tell me.
yağmur beynimin içine girdi
and it’s a poem
so I guess
I should mention
the rain
that time
in geometry class
when I accidentally
invented night
in geometry class
when I accidentally
invented night
Mayın tarlasında dolaşıp durmuşum
a breath as a PDF
but metaphors have lost us wars before
this time a blitzkrieg of is—
how dare they make beauty or even the sun
feel obscene
a blue lemon
tel örgülerde durmamış bi delikten geçmişim
“history”-less, but with unemployed friends
ready to fuck-shit-up
herkes arkamdan bağırmış kimseyi duymamışım
“I’ve heard the avocado toast is to die for”
savaş filmlerinde olur ya yaralı yaralı devam etmişim
yes, sunlight IS the shit
sadece inanmışım
Describing a bird
is about as close as we come to the perfect poem
Who wants to hear another poem about my dead uncle.
The poem was supposed to be about art and beauty
but now I’m dumb enough to know it was simply about pigeon shit
Which is to say, truth
It was brilliant
You really should read it
My friend wrote a poem called “Birds, Inc.” we all pretended to like
A poem can often be made much more successful if the poet puts into the poem
freely and unselfconsciously
all the birds she wants
Once the poem is finished
she then simply discards all of them
all the birds she wants
Girls overheard while assembling a puzzle
milyon dolarlar kaybetmeye hazırım
blue over there? This wall’s like the
bottom of a pool, its
color I mean. I need a
bottom of a pool, its
color I mean. I need a
milyon dolarlar kaybetmeye hazırım
fits. I can’t
find her hands. Where does this gold
go? It’s like the angel’s giving
milyon dolarlar kaybetmeye hazırım find her hands. Where does this gold
go? It’s like the angel’s giving
mall. This piece of her
neck could fit into the light part
of the sky. I think this is a
piece of water. What kind of
queen? You mean
milyon dolarlar kaybetmeye hazırım
up? I wish I had a
velvet bikini. That flower’s the color of the
veins in my grandmother’s hands. I
wish we could
velvet bikini. That flower’s the color of the
veins in my grandmother’s hands. I
wish we could
sevgileri yarınlara bıraktınız
çekingen, tutuk, saygılı.
bütün yakınlarınız
sizi yanlış tanıdı.
bitmeyen işler yüzünden
(siz böyle olsun istemezdiniz)
bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
kalbinizi dolduran duygular
kalbinizde kaldı
siz geniş zamanlar umuyordunuz
çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
yılların telaşlarda bu kadar çabuk
geçeceği aklınıza gelmezdi.
gizli bahçenizde
açan çiçekler vardı,
gecelerde ve yalnız.
vermeye az buldunuz
yahut vakit olmadı
(siz böyle olsun istemezdiniz)
çekingen, tutuk, saygılı
(siz böyle olsun istemezdiniz)
(siz böyle olsun istemezdiniz)
bitmeyen işler yüzünden bitmeyen işler yüzünden bitmeyen işler yüzünden bitmeyen işler yüzünden bitmeyen işler yüzünden bitmeyen işler yüzünden bitmeyen işler yüzünden bitmeyen işler
(siz böyle olsun istemezdiniz)
(siz böyle olsun istemezdiniz)
bir bakış bile yeterken anlatmaya
her şeyi
(siz böyle olsun istemezdiniz)
bütün yakınlarınız
sizi yanlış tanıdı.
sizi yanlış tanıdı.
(siz böyle olsun istemezdiniz)
gizli bahçenizde açan çiçekleri
ya vermeye az buldunuz
ya vakit olmadı
(siz böyle olsun istemezdiniz)
bitmeyen işler yüzünden
Ateşböcekleri gibi, avuçlarında,
Yanıp yanıp sönseydim
Yanıp yanıp
erken regl oldum 2025ten haberlerim var
migrosta bi tane adam indirimli tavuklarin hepsini alip porschesine binip gitti fakirler yemesin mi tavuk pic
annem robot süpürgeyi benden Daha çok seviyo benim canım çok yanıyo tamammı
işi aksattım. saatlerce babamla konuştum. dinledim. ne hissediyorum bilmiyorum. üzgünüm sinirliyim sanırım. çok açtım ama hiçbi şey yemek istemiyorum. ağlayamıyorum. ne istediğimi bilmiyorum. çok uykusuzdu pişman oldum konuştuğuma keşke biraz daha uyumasına müsaade etseydim
unsupervised bi cocukluk gecirdim hicbi se yapmasam 4 tane nescafe iciyodum
Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
Milyon dolarlar kaybetmeye hazırım bitmeyen işler yüzünden
Yanıp yanıp Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
istediğim tüm kuşları şiirden atmaya hazırım bitmeyen işler yüzünden
Yanıp yanıp Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
arkaplanın rengini değiştirmeye hazırım bitmeyen işler yüzünden
Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
Yanıp yanıp
işleri bitirememeye hazırım (ben böyle olsun istemezdim)
Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela
yani yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani bütün işin gücün yaşamak olacak
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için
Bu dünya soğuyacak
yıldızların arasında bir yıldız
hem de en ufacıklarından
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani
yani bu koskocaman dünyamız
Bu dünya soğuyacak günün birinde
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız
Şimdiden çekilecek acısı bunun
Böylesine sevilecek bu dünya
artık kalbim yok ağladığımda sana düşündüğümde seni artık kalbim yok seni anlatırken birilerine, atmıyor kalbim atmıyor kalbim seni gördüğümde rüyalarımda istediğin gibi yaptım; artık kalbim yok !
I got this feeling on the summer day when you were gone
küçük bir velede verdim onu, oyuncak niyetine fırlattım attım doyursun karnını diye bir sokak köpeğine
I crashed my car into the bridge, I watched, I let it burn
suda sektirdim bir kiremit parçası gibi ve bekledim batmasınıI don't care, I love it
bekledim batmasını yanan bir gemi nasıl ağlayarak denize dökülürse
deviriyorum, ellerine, süper, bir, güneşi
hatırlıyorum, limonlara, edilen, bir, yemini
hackledim, şiirleri,
açıkladım, külotlarımızın, rengini
hatırlıyorum, limonlara, edilen, bir, yemini
hackledim, şiirleri,
açıkladım, külotlarımızın, rengini
kilitli bi kapının altından giren ışıkla konuştum
placebo etkisiyle
placebo etkisiyle etkilenmemek isterim artık
ya da konuşmamak
bir sincap mesela
makarna salatası
Yaşamak güzel
ciddili
istersen makarna yap
istersen küfret bana
istersen küfret bana
sabah oluyor bak
ve ben yine buraya geldim
şey demeye
şeyi
şey var ya
ben
bu sefer kendim yüzünden
bu kızı hep ben mi idare edicem
biri alsa üstümden
ya da buraya bıraksam yüzse sonsuza dek
sonsuza dek'le biten cümlelerin başından sonuna
sonundan başına
yoksa her şey mi boşuna diye korktum
bira ve anksiyete ve diğer her şey
buraya geldim
konu sevmeye gelince
kapatmak istiyorum ışıkları
yastıklara iki el ateş etmek
camdan aşağı kusmak
bi tepki alana kadar kendimi duvara fırlatmak istiyorum
en pahalı bileti alıp
en pişman olucağım ülkeye kaçıp
taranmamış peruk takıp
yeni anlamsız bi isim seçip
placebo etkisiyle yaşamak
buraya gelmemek bir daha
olmuyor
bana olmuyor
gözlerim bir doluyor bir dolmuyor
şimdi bunları yazarken arkadaşlarım reels atıyo
cihan dedi ki makarna yap
ketçapla çöz her şeyi
git yastığa anır bir seans
sonra şükret etrafında ne varsa
yatağımın yanındaki prize teşekkür mektubu yazmak isterdim
ve annemi alıntılarken babamı anlamak
yükseklik korkumu yenip klavyeye bakmak
makarna ve düşünceleri
uzaya kargolamak isterdim
acil bir şeyleri sevmem lazım
milyon dolarlar kaybetmeliyim
allahım bana bi selam çak
döndüm durdum
ve buraya geldim
bak
ve ben yine buraya geldim
şey demeye
şeyi
şey var ya
ben
bu sefer kendim yüzünden
bu kızı hep ben mi idare edicem
biri alsa üstümden
ya da buraya bıraksam yüzse sonsuza dek
sonsuza dek'le biten cümlelerin başından sonuna
sonundan başına
yoksa her şey mi boşuna diye korktum
bira ve anksiyete ve diğer her şey
buraya geldim
konu sevmeye gelince
kapatmak istiyorum ışıkları
yastıklara iki el ateş etmek
camdan aşağı kusmak
bi tepki alana kadar kendimi duvara fırlatmak istiyorum
en pahalı bileti alıp
en pişman olucağım ülkeye kaçıp
taranmamış peruk takıp
yeni anlamsız bi isim seçip
placebo etkisiyle yaşamak
buraya gelmemek bir daha
olmuyor
bana olmuyor
gözlerim bir doluyor bir dolmuyor
şimdi bunları yazarken arkadaşlarım reels atıyo
cihan dedi ki makarna yap
ketçapla çöz her şeyi
git yastığa anır bir seans
sonra şükret etrafında ne varsa
yatağımın yanındaki prize teşekkür mektubu yazmak isterdim
ve annemi alıntılarken babamı anlamak
yükseklik korkumu yenip klavyeye bakmak
makarna ve düşünceleri
uzaya kargolamak isterdim
acil bir şeyleri sevmem lazım
milyon dolarlar kaybetmeliyim
allahım bana bi selam çak
döndüm durdum
ve buraya geldim
bak
ÇALIKUŞU'NUN Z RAPORU
Kedi ve kasımpatı kokuyor bütün sokaklar
Dilinin dönmediği duaları sayıklıyor
Zeyniler Köyünde Çalıkuşu şimdi artık zaman
Yağmur yağıyor durmadan
Ağlıyorum kaşarlanmış bir masumiyet olarak
Bir çılgının
Kedilerin ruhlarımızı okuduğuna inandırmaya çalışan herkesi
Bir elimde tabanca
Bütün dualarım delik deşik.
Başörtülü bir anne olarak bekliyorum ruhumun
Şark hizmetinden dönüşünü
Mahalle kavgalarına karışmadan
Kocaman bir kabakla boğuşuyorum bazen
Doğruyor ve kızartıyorum onu
Günler külkedisi, akşamları kömür yakıyoruz.
Hikâyeme bir hayat yazmak istiyorum
Pek inandırıcı olmayan
Ruhuma ıhlamur yollamak istiyorum yün eldivenler
Hikâyeme bir ölüm yazmak istiyorum
Beni masalların ortasında bırakıp giden ruhuma
Romantik radyo dinleyen o eski arkadaşıma
Son bir kere daha limon ağaçlarından bahsetmek istiyorum
Otobüs duraklarında yağmurlar bekliyor beni
Yağmurla beraberliğimden doğan
Birinci ve yüzbininci hayaletim
Ucu ısırılmış bir simidin acısını durmadan
O kadar çok, o kadar çok hissediyorum.
Fareler yeraltından fırlatılan havai fişeklerdi
Haberler getiriyorlardı, hep kötü haberler
Akşamları günahkâr yazar kasalar kadar
Z raporları kadar uzun şiirlerim
Elinde bir paket çubuk krakerle geçmişim
O eski arkadaşım yıkanmış midesiyle
İskambil kağıtları kusan, zarlar
Maça kızı ve pis yedili sayesinde
Kaç kere ölümle randevulaştı.
Plastik çiçeklerle ziyaretine geldi hayat
Semt pazarından alınma hırkasıyla,
Ayolu, yanisi bol konuşmalarıyla
Her bastığında gıcırdayan tahtalarıyla
Öyle çok sevdim, öyle çok sevdim
Binlerce kapıcı karısından birinin ismiydi sanki kader.
Delirdiğim altyazı şimdi bütün aynalarda
Vazgeçtim sonunda hep tura gelen uğur paramdan.
Hikâyem ucuz, romanım basmakalıp
Pembe kağıtlar aldım
Hayatıma bir ölüm yazacağım
Bir ölüm, pek de inandırıcı olmayan
Yazık hiçbir şair bir çiy tanesi kadar bile sızmadı kâğıda
Kayıp şiirlerim gül resimleridir şimdi.
Yazık bir son mektup bile bırakmadan gitti
Zeyniler Köyünde Çalıkuşu şimdi artık zaman.
Didem Madak
zafer marşı:
Mutluluğum tüm kızlara, kadınlara, dostlarıma ve babama. Hepimiz için güçlü olacağım. Başkaları sıkılabilir, gidebilir, kıskanabilir, umrumda değil.
Çirkinsem çirkinim, aptalsam aptalım. İnsanları memnun etmek zorunda değilim. Beğenmeyen beğenmesin, beni etkilemiyor.
Aklı başında olmak zorunda değilim. Absürdüm, saçmayım, sana ne? Rahatsız olanlar rahatsız olsun, benim problemim değil.
Beni anlamayanlara saygı duymak zorunda değilim.
Utanmıyorum.
Kendimi beğeniyorum. Mükemmel değilim, olmam da gerekmiyor. Her zaman “en iyi” halimde değilim ve bu da gayet normal. Özgürüm.
Zaman yok. Beklenti yok. Geçiciyim. Bir gün yok olacağım, bu yüzden yaşıyorum. Bazen oyun oynar gibi, bazen şiir yazar gibi , şaka yapar gibi --- ama her şey gerçek tabi.
Hayatı çok güzel yaşıyorum. Önemli olanları ciddiye alıyor, önemsizlere hiç takılmıyorum.
Ben hep keyifli bir kızı izlemek istiyorum — o yüzden tüm kızlar için keyfimi koruyacağım. BOL BOL gülümseyelim bol bol ağlayalım.
Korkmuyorum. Burada isteyerek varım. Tadını çıkarıyorum. Kendime yeterim. Her şey iyi olacak.
Bir sincap gibi mesela. overthink yok.
Rahatım. Nerelerden geçtiğimizi, kim olduğumuzu, zekamızı, gücümüzü, savaşlarımızı, başarılarımızı, arkadaşlarımızı, ailemizi, sevdiklerimizi, tek tek tüm anılarımızı, hayatımızı hatırlayalım. Törenlerde şiir okuyuşumu, lisede deliliğimi, İTÜ’yü yıkışımı, Aselsan’ı reddedişimi, masada dans edişimi hatırlayalım. Acele etmeyelim, isteyerek yaşayalım. Halıya yuvarlanalım, salaklaşalım, ağlayalım, kendimizi rezil edelim, dürüstçe korkusuzca. Ben kendimi biliyorum, başkaları bilmese de olur. Kendim olacağım.
Memnunum halimden.
Severek ve isteyerek her şey.